EN GÜZEL OYUNCAK…

Paylaş

Bebekliğimde en güzel en şirin oyuncağım top imiş!

Anneciğim ve babacığım, naylonunu, plastik olanını, meşin derilisini, hava basılmış haliyle ellerimin arasına koymuş ya da yuvarlamışlar önüme…

Topu görünce gülümsemişim hep.

Kendimi, bilmeye, çevremi tanımaya başladığım günlerden itibaren de, tutkuyla bağlandım, takıldım dünyayı  cezbeden ve ardına takan bu sihirli oyuncağın peşine…

Yaşanası dünyada, tabirimi hoş görün, futbol ve futbol topu sayesinde seviyeli mütevazı bir yer edindim.

Spor Akademisi’nden, futbol ihtisasımı tamamlayarak mezun oldum.

Kulüplerde futbol oynadım.

Antrenörlük yaptım.

Yaşadığım şehirde spor yüksekokulunu kurmak için büyük çabam oldu.

Öğretim görevlisi olarak, futbol dersi verdim.

Birçok kulübün kuruluşunda görev ve sorumluluklar üstlendim.

Cemiyetlerde çalıştım. Eğitim verdim, eğitim de aldım.

Sporla ilgilenen birçok insanla dostluk kurdum.

Bu topun ağırlığı da çapı da belli aslında…

İçi hava dolu bedenimize göre küçücük yuvarlak sayesinde ailem kadar değerli kişilikler tanıdım. Yakınlarında olmanın, onlarla sohbet etmenin gururunu yaşadım.

Uzun yıllardır futbol adamları ile paydaşlık yapıyoruz, futbolla ilgili her detayı konuşuyoruz…

Sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi hissettiriyoruz birbirimize.

Sağduyulu futbol paydaşları olarak sadece galibiyet ve mağlubiyet konuşmak üzere bir muhabbet ortamı yaratmıyoruz. Bu tür bir kısır döngüyü tercih etmiyoruz. “Formaya, gole, şampiyonluğa endeksli” ilkel futbol sohbetlerini sevmiyoruz.

Hamurum, adeta bu güzel oyundan çeşniler serpiştirilerek karılmış diyebilirim.

Beni, yaşama armağan eden namuslu ve dürüst kişiliklere dua ediyorum…

Mayalanmam etkili yapılmış, iyi de yoğrulmuşum.

Öğrenilmesi gerekenleri, doğruları öğrenerek büyüdüm.

Gelişmem için katkı koyanlar sayesinde hala futbol adamı olarak, koşuyorum. Çocuk ve gençleri koşturuyorum da! Maçlar seyrediyorum, futbol konuşuyor ve yazıyorum ayrıca.

Dünyada oynananını seyrettiğim zaman büyük zevk alıyor, mutlu oluyorum.

Antrenman bilimine ve maç analizlerine önem veren, beslenme, dinlenmeyi sağlıklı ve düzeyli yapan ayrıca futbolun sadece bir oyun olduğunu benimseyen ülkelerde futbol oyunu bir farklı ve güzel oynanıyor. Tabiatıyla zevk alarak seyrediliyor.

Günümüzde sözüm ona “en tepede” gezinen ve baştacı edilen ülkemiz futbolu birçok futbol sevdalısına keyif vermiyor.

Üzücü ama gerçek!

Süratle etik değerlerden uzaklaştığımızı görüyorum.

Talimatların uygulanmadığını görüyorum.

Oyun kurallarını iyi bildiği halde standarttı yakalayamadan maç yöneten hakemleri görüyorum.

17 kuralı yok sayarak top oynadığını sanan oyuncuları görüyorum.

İçimi acıtsa da epey zaman ayırdığım oyunu izliyorum.

TÜRK FUTBOLU, adı kocaman ama! Bugüne kadar ne altını ne de içini doldurabildik, güdük kaldı futbolumuz.

Her geçen gün daha da kötüye gidiyor.

Benim için fevkalade değerli olan oyuncak, milyonlarca çocuğun da oyuncağı oldu çağımızda…

Eskiden elli yüz çocuktan bir tanesinin ailesi futbola sıcak bakardı.

O kadar sayıdaki çocuktan sadece birisinin topu olurdu.

Toprak sahalarda boy gösterirdik, önce ağabeylerimizi izler ve büyüklerimizden sonra maçımızı oynardık.

Genellikle sokakta, evde, okul bahçelerinde oynadık.

Cam kırdık, çiçek saksısını devirdik, topumuz duvarda leke bıraktı diye, topumuzun karpuz gibi ortadan kesildiği günleri de yaşadık.

Okul çantamızı bir kenara koyup, akşamın alacasına kadar “üç korner bir penaltı’lı, gol atan galip, yiyen mağlup’lu” çok futbol anısı biriktirdik bizler…

Tadına doyamadığımız, amatörlüğü de yok etmek üzereyiz…

Büyüklerimizin bir taşın üzerine oturup, bir duvara yaslanıp, bir banka çöküp oyun izlediği günler epey gerilerde kaldı artık!

Babam saatlerce ve zevkle oturup, bir gözlemci, bir seçici gibi takip ederdi.

Ben de minik, yıldız, genç futbolcuları onun gibi dikkatli seyretmenin mutluluğunu yaşamaktayım.

Çocuklarımız modern ta da çok daha iyi tesislerde spor yapsınlar diye sahalar inşa ettik, dostlarımızla.

Artık daha güzel, yemyeşil sahalara sahip evlatlarımız.

Sentetik ya da çim zeminli tesislerde futbol oynuyorlar.

Tüm kulüplerin eğitimli antrenörleri var…

Düzeyli antrenman yapma şansları fazla…

Çocukların tamamı, kulüplerinde yaşı gelince lisanslı oluyorlar.

Hem okullarında hem de futbol okullarında eğitim görme şansları da var.

Pırıl pırıl forma, şort, eşofman, çorap, futbol ayakkabısı giyiyorlar.

Antrenörler hem takımı hazırlıyorlar, hem sahaya sürüyor, hem de kenardan yardım ve katkı sunuyorlar.

Hakemler maç yönetiyor, gözlemciler, temsilciler ve saha komiserleri çocuklara destek veriyorlar.

Seyircilerin tribünleri ve oturacak koltukları bulunuyor artık…

Basın mensupları, foto muhabirleri maçları izliyorlar ve çocuğu, genci sayfalarına taşıyorlar.

Böylesi güzel gelişmelere bağlı olarak, zeki, çevik çocuklarımızı sahalarımızda bolca görebiliyoruz.

Yani yetenekli çocuğumuz sayısal anlamda fazla.

Fakaaaat!

Ahlaki değerleri yok sayanların sayısı çok fazla!

Yetenekli olup yitip gidenleri gördüm. Hala görmekteyim.

Günümüzde yaşanan futbol çirkinliklerini görmek, izlemek çok üzüyor beni…

Meşin yuvarlak, ıslansa çamura da bulansa, ağırlaşsa, kayganlaşsa da futbolsevere kalleşlik yapmıyor.

Yapsa yapsa azizlik yapıyor.

Futbol kimseye de zarar vermez.

Ne boyu kısa bırakır, ne bacakları eğri büğrü yapar ne de derslerden soğutur.

 Top sayesinde neler olur peki?

Ya ayağa yakışır iyi pas ve gol olur ya da hiç yakışmayanın elinden ayağının altından kaçar skor anlamında bedel ödetir.

Özetle iyi bir, eldivenli adam uzanıp onu tutar, alkışlanır. Tutamayana ise fileden beni çıkar der, santraya koy diyerek cezalandırır.

Kimi zaman direğin içine dokunur gol diye bağırtır kimi zaman da direğe vurur sahaya döner ve oynayana da seyredene de ah çektirir.

Futbol sayesinde adam olunur. Eğitimi yüksek düzeyde alınırsa rol model, idol olunur.

Keşke, gol attığımızda sevinerek, yediğimizde de üzülerek maçlar seyrettiğimiz eski günlere dönebilsek!

Hemen hemen her gün, futbolun etik değerlerden uzaklaştığına ve kurallara uyulmadan oynandığına dair haberler alıyoruz.

Hakem, gözlemci ve komiser raporları bu detayları sunuyor. Ancak izleyenler de çok rahatsız…

Çirkinleştiriyoruz, temiz oynandığında gözbebeğimiz kadar kıymet verdiğimiz oyunu.

Bizleri olumsuz düşüncelere sürüklüyor, futbola kötülük yapanlar…

Meşin yuvarlağa tutkun bir babanın oğlu olmaktan gurur duydum. Fakat babamın bir görüşünü şu günlerde ciddi bir şekilde paylaşmaya başladım.

Futbol sadece bir oyun değil evladım derdi ve eklerdi. Vallahi koca dünyayı içine sığdıracak kadar güçlü, sihirli bir oyun.

Ancak topluma zarar verenlerin silahı olmamalı…

Masa başından futbolu kötü yönetenleri eleştiriyoruz.

Doping yapanlara, kullandıranlara uyarıda bulunuyoruz.

Şikecilere, bahis ve manüplasyon tezgahlarına karşı tavır koyuyoruz.

Seyircilerin taşkınlıklarına ve holiganizmin unsurlarına karşı önlem almalıyız diye hatırlatmalarda bulunuyoruz.

11 ve 12 yaşlardaki çocuklarımıza TFF programlarına uygun olarak maçlar oynatıyoruz.

Bu maçlar lig değil,

ŞENLİK…

Tertemiz top oynamalılar sadece daha iyi ve bilinçli futbol oynamaya yönlendirilmeliler.

Gelişerek büyümeliler.

Maalesef!

Antrenörler sadece menfaatlerini düşünüyorlar.

Şampiyon olma hedefi koyuyorlar.

Gol kralı çıkarmaya çalışıyorlar.

Para kazanma amacıyla çooook büyük bir gayret içine giriyorlar.

Bu önemli detaylardan etrafını göremeyen adına eğitimci de denen yaratıklar, tel örgünün içindeki çocukların çirkinliklerini, agresif hallerini, hadsiz ve edepsiz davranışlarını göremiyorlar…

Çıkarlarına esir oldukları için de, tel örgü dışındaki terbiye sınırlarını aşan anne ve babalara da, dur diyemiyor, ne yapıyorsunuz diyerek susturamıyor.

Anne babalardan antrenör görevi yapanları görüyorum.

Hakemlere hakaret etmeyi kendine hak gören çok sayıda fanatik ebeveyn gördüm.

Biz mutlu ve umutlu olarak evlatlarımızı izlemeye gidiyoruz.

Utanç verici bir hal yaşayarak ayrılıyoruz tesisten.

Futbolun üst tarafı tepiştiği ve adeta savaştığı için belki de altyapı dediğimiz çocuk ve gençlerimiz de, büyüklerini taklit ediyorlar.

Oyuncağımız TOP ağlamamalı.

Futbol insanlarımızı gülümsetmeli…

Altyapı gerçeğine uygun davranmalı ve evlatlarımızı korumalıyız…

Sağlıklı ve esen kalın…

Abdullah TANYOLAÇ

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir